Giresun News

Giresun denince akla önce fındık gelir, bir de o yemyeşil dağlar, denize nazır köyler, dumanı üstünde yaylalar... Ama bilen bilir, Giresun’un gönlü gibi sofrası da cömerttir. Bu yıl yine Yeşil Lezzetler Gastronomi Festivali vesilesiyle, Giresun’un dört bir yanından çıkan o mis gibi kokular, iştah açan tatlar bir araya geldi.

Bizim buraların mutfağı biraz hırçın dalga gibi, biraz da yayla çiçeği gibi naif... Al fırına at, hazır değil bu yemekler. Emek ister, sabır ister. Ama sofraya geldi mi, oh der insan, "İyi ki Karadenizliyim!"

Giresun’un pancar çorbası, bildiğiniz karalahana'dan yapılır. Ama biz pancar der geçeriz. İçine mısır yarması da girer, bir tutam sevgi de. Hele bir de yanında mısır ekmeği varsa, değmeyin keyfimize.

Hamsi olmazsa olmaz!
Kışın gelmesini dört gözle bekleriz çünkü hamsi gelir. Hamsi bu, bizim için balıktan fazlası. Hamsinin buğulamasını, kızartmasını soframızdan eksik etmeyiz. Hele bir de hamsili pilavımız var ki… Lokma lokma Karadeniz!

Bizim sarmamız sert olur. Tıpkı Karadeniz kadını gibi dimdik, diri diri. Karalahana haşlanır, incecik sarılır. İçine pirinç mi girer, yarma mı, her evin tarifinde ayrı bir hikâye vardır. Ama ne olursa olsun, üzerine dökülen bir kaşık tereyağıyla birlikte ağızda dağılıverir.

Sabah kahvaltısında şöyle tereyağlı bir Görele/ Espiye pidesi, yanına sıcacık bir Tirebolu çayı... İşte o zaman gün güzel başlar. Giresun’un pidesi de, çayı da kendine has. Ne İstanbul’daki pideye benzer, ne de Rize’deki çaya. Bizimki Giresun işi.

Ve tabii fındık... Giresun fındığı, Dünya'nın en iyisi derler, doğrudur. Her evde bir kavanoz fındık olur bizde. Tatlısına, tuzlusuna koyarız; yeri gelir çerez diye avuçlar, yeri gelir kahvenin yanına eşlik eder.

Bu festivalde sadece lezzet değil, dostluk, muhabbet ve kültür var. Biz soframızı açtık, buyurun yiyelim, içelim, birlikte bu güzelliği yaşayalım diyenlere ve emeği geçenlere çok teşekkür ederim. Nice Yeşil Lezzetler Festivaline...